Kadim Ülker
( )
Tekel işçisi nişanlı kızın vasiyeti
Benim bu Tekelden ölüm çıkacak,
Ölüm çıkacak, kesin.
Beni almak için nişanlım,
Üç bin ceset torbası getirsin.
Benim bu Tekelde fermanım kesin,
Kararım kesin.
Benim başımı, günde üç kere kesin,
Başım herkesin.
( )
Hüseyin Haydar
TEKEL işletmesi özelleştirilen devlet işletmelinden birisidir. Özelleştiren TEKELin bazı bölümleri de Amerikan ve İngiliz işletmelerine satılmıştı. Özelleştirilen devlet kurumlarının satışından sonra orada çalışanların sayısını da azaltmak gerekmektedir. Ya da yeni sözleşmelerle onların işyerlerindeki elde edilmiş olan haklarını yok etmektir.
İşte TEKEL işçisi de bu durumla karşı karşıya kalmış, iş sözleşmeleri bitirilip yerine yeni sözleşmeler sunulmak istenilmiştir. Bunu yapan ise „ben yetim hakkı yedirmem diyerek kendi çocuklarını gemiciklerle, un, yumurta işleşmeleriyle ihya eden AKP hükümeti ve onun başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olmuştur.
Ellerinde olan iş sözleşmesi yerine C/4 adlı iş sözleşmesinden daha çok köleciliği yeniden getiren sözleşme sunulmuştur. C/4 adlı sözleşmeye göre çalışanların almış oldukları ücret yarıya indirilmek, süresiz olan iş sözleşmeleri yılda sadece 11 aya düşürülmek, 8 saatlik çalışma süresi yerine ise sanki gün doğumundan gün batımına kadar, yani işin bitirilmesine kadar ücretsiz olarak çalıştırılmak istenmiştir.
Çalışanlar ve onların sendikası Türk İş e bağlı Tek Gıda İş Sendikası bu köleleştirmeye karşı çıkıp eyleme geçtiler. Türkiyenin en büyük işçi konfederasyonu Türk İşin Ankarada bulunan genel merkez binası önüne çadır kurup C/4 adlı sözleşme biçimine karşı direnişe geçtiler. Bu direniş Ankaranın en soğuk kış mevsiminde AKPnin polislerinin biber gazına ve polis copuna rağmen tam tamına 78 gün sürdü. 78 gün boyunca ülkenin kuzeyinden güneyine, batısından doğusuna, Alevi, Suni, Kürt, Türk, başörtülü, başörtüsüz ayrımına kulak asmadan, hatta iktidarın AKPsi hariç toplumun birliğini sağlayan direniş oldu. Bu sürede işçilerin direnişine iktidar yanlısı aydınların ve sanatçıların aksine sanatçılar, diğer sendika konfederasyonları, aydınlar yoğun destek gösterdi. Ankaralı, Batmanlı, Zonguldaklı, İstanbullu, Trakyalı, yurdun dört bir yanından Ankarada buluşan işçilerin birliktelikleri ve onların toplumdan gördükleri desteği kırmak için AKP çeşitli hilelere başvurdular ve onlar hakkında yalan haber yayınlatmaya çalıştılar. AKP hükümeti TEKEL işçilerinin „Yan gelip yaparak maaş aldıklarını yandaş basında haber yaptırarak, kendilerine yardım eden kişi kuruluş ve belediye hakkında dava tehditlerinde bulunarak toplumsal desteği kesmek istediler.
Bütün bu yalan haberler ve hileler işçilerin birliğini ve onlara toplumun desteğini bozmadı. Toplum her alanda TEKEL işçisi ile birlikte olduklarını ve onları desteklediklerini hissettirdiler. İşçiler 28 Şubat tarihine kadar direnişlerini sürdürdüler. O gün 78 gün boyunca Ankaranın ayazında kalmış oldukları çadırlarını söktüler, kendilerine destek veren, destek olan esnafla karanfiller dağıtarak vedalaştılar. 1 Nisanda tekrar görüşmek üzere diyerek eylemlerinin devam edeceğini de duyurdular. Danıştayın lehlerine vermiş olduğu kararda mücadelelerinin hukuksal boyutunun haklılığını göstermiş oldu.
TEKEL işçileri Türk işçisine moral verdi, Türk halkına mücadele azmini yeniden gösterdi ve ülkesini seven Kürdü, Türkü, Alevi, Sünni, sağcı, solcu tekmil milleti birleştirdi. Tarihte Sakarya Meydanındaki TEKEL direnişi diye anılacaktır.